Askerî Lise Hala Var mı? Toplumun Gerçekleriyle Yüzleşme Zamanı
Askerî lise, geçmişte Türk eğitim sisteminin önemli yapı taşlarından biri olmuştu. Ancak günümüzde bu okulların varlığı ve amacı hâlâ tartışma konusu. Peki, askerî lise gerçekten de modern Türkiye’de hala bir ihtiyaç mı? Yoksa, bu tür okullar geçmişin mirası olarak mı kalmalı? Herkesin bildiği, ama çoğu kişinin sesli bir şekilde dile getirmediği bir soru var: Askerî liselerin varlığı, devletin eğitimdeki güç ve kontrol arzusunun bir yansıması mı?
Askerî Lise: Bir Geleneğin Sonu mu?
Askerî liseler, askeri alanda kariyer yapmak isteyen gençleri yetiştirmeyi hedefleyen okullardı. Ancak son yıllarda eğitim sistemindeki değişiklikler ve toplumsal dönüşüm, bu okulların yerini farklı modellemelere bırakmaya başladı. 2016 yılında askerî liselerin kapatılması ve yerine Millî Savunma Üniversitesi’ne bağlı akademik eğitim kurumlarının kurulması, bu kurumların aslında çok daha derin, ideolojik ve pratik sorunları barındırdığına dair bir işaret oldu. Her şeyden önce, askerî liselerin varlığı, bir zamanlar eğitim ve disiplinle özdeşleşmişti, ancak bu yapının demokrasi, özgürlük ve bireysel haklar gibi kavramlarla nasıl uyum sağladığı sorgulanıyor.
Askerî Lise Eğitiminin Zayıf Yönleri
Askerî liseler, tıpkı pek çok diğer eğitim kurumu gibi, bir zamanlar büyük umutlar vaat ediyordu. Ancak, bu sistemin zayıf yönleri hiç de azımsanacak gibi değil. Askerî liselerdeki baskıcı disiplin, çoğu zaman gençlerin yaratıcı düşünme becerilerini engelledi. Eğitim, sadece askeri bir meslek edinme arzusuyla şekillenmişken, bireysel gelişim ve akademik özgürlükler göz ardı ediliyordu. Bu durum, askeriye dışında bir kariyer hedefleyen öğrenciler için önemli bir kısıtlama oluşturdu.
Bir diğer önemli eleştiri ise askerî liselerin, toplumsal çeşitliliği yeterince yansıtmıyor oluşuydu. Öğrencilerin büyük bir kısmı belirli bir sosyo-ekonomik sınıftan geliyordu. Bu durum, okullardaki homojen yapıyı pekiştiriyor ve eğitimde fırsat eşitliği ilkesini zedeliyordu. Her bireyin farklı bir hayat deneyimi ve arka planı vardır; ancak askerî liseler, çoğu zaman bu farklılıkları kabul etmekte zorlanıyordu.
Askerî Liseler: Anlamı Ne? Geriye Kalan Ne?
Bugün, askerî liselerin kapatılmasının ardından, eğitimde askeri yönün daha az ön plana çıktığı bir döneme girildi. Ancak, geriye kalan bazı sorular hâlâ cevaplanmamış durumda. Bu okullar, gençlere yalnızca askeri bir kariyerin kapılarını açmakla mı kalıyordu? Yoksa daha fazlasını mı vaat ediyordu? Bu okulların öğrencilere sunduğu yalnızca askeri disiplin mi, yoksa topluma hizmet etme, güvenlik ve devletin bekası adına bir sorumluluk duygusu mu vardı?
Evet, her biri askeri bir yoldan ilerlemeyi seçse de, askerî liselerdeki gençlerin çoğu aslında birer “devlet adamı” olma yolunda yetiştiriliyordu. Ancak, devletin askeri gücüne dayalı bir eğitim anlayışı, bu öğrencilerin gerçek dünyada toplumsal sorumlulukları, etik değerleri ve bireysel hakları nasıl algıladıklarını sorgulatıyor. Sadece askeri disiplini benimsemek, onları çağdaş bir toplumda insan haklarına saygılı, demokratik değerleri içselleştirmiş bireyler olarak yetiştirmeye yeter miydi?
Gelecekte Askerî Liselerin Yeri Nedir?
Sonuçta, askerî liseler bir dönemin mirası olarak tarihe karıştı. Ancak bugünün toplumunda, eğitim ve askerlik arasındaki sınırların giderek daha da belirsizleştiği bir dönemde, bu okulların varlığını savunmak ne kadar mantıklı? Türk eğitim sisteminin, her bireyin potansiyelini en üst düzeye çıkarabileceği özgür, yaratıcı ve çok yönlü bir anlayışa evrilmesi gerektiği aşikâr. Bu, belki de Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda doğru yolda ilerleyebilmesi için tek bir gereklilik.
Tartışmaya açık bir konu: Askerî liselerin kapatılması, gerçekten de toplumun demokratikleşmesine katkı sağladı mı, yoksa askerî düşüncenin ve devletin sınırlayıcı yapısının ortadan kalkması, toplumsal gelişimi engelledi mi? Eğitimdeki bu dönüşüm, toplumu şekillendirmede ne kadar etkin bir rol oynayacak?